AntalyaBöbrek Taşı ve Üreter Taşı Tedavisi ve Ameliyatı
Ağrılı Taşlar, Etkili Çözümlerle Hayatınızdan Çıkabilir
Böbrek ve üreter taşları, idrar yollarında şiddetli ağrı, tıkanıklık ve enfeksiyona neden olabilen ciddi rahatsızlıklardır; modern tanı ve tedavi yöntemleriyle bu taşlar ameliyatsız veya minimal cerrahi müdahalelerle etkili şekilde tedavi edilebilmektedir.
Antalya'da Böbrek Taşı ve Üreter Taşı Tedavisi ve Ameliyatı
Böbrek taşları oldukça sık görülen bir sağlık sorunudur; toplumda her 10 kişiden birinin yaşamının bir döneminde böbrek ya da üreter taşı sorunu yaşadığı belirtilmektedir. Bu taşlar, idrar yollarında şiddetli ağrı, tıkanıklık ve enfeksiyona yol açabilen ciddi rahatsızlıklardır. Antalya gibi sıcak iklim bölgelerinde, yetersiz sıvı alımı terlemeyle birleştiğinde böbrek taşı gelişme riski daha da yüksektir. Neyse ki modern tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde bu taşları ameliyatsız veya minimal invaziv cerrahi tekniklerle etkili şekilde tedavi etmek mümkündür.
Tedavi Yaklaşımı: Kapsamlı ve Kişiye Özel
Böbrek ve üreter taşları; ağrılı, tekrarlayıcı ve yaşam kalitesini düşüren rahatsızlıklar arasında yer alır. Ancak modern tıpta gelişen tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde ameliyatsız ya da minimal cerrahi yöntemlerle taşlardan tamamen kurtulmak mümkündür.
Doğru tanı, erken müdahale ve kişiye özel yaklaşımla bu rahatsızlığı kolayca hayatınızdan çıkarabilirsiniz.
Böbrek Taşı Nedir?
Böbrek taşı, idrardaki bazı mineral ve tuzların böbrek içinde kristalleşip sert kitleler oluşturmasıyla meydana gelir. Genellikle kalsiyum (oksalat veya fosfat), ürik asit gibi maddelerin dengesizliği sonucu oluşur. Küçük boyuttaki böbrek taşları böbrekte kalabilir ya da hiçbir belirti vermeden kendiliğinden idrarla atılabilir. Ancak daha büyük taşlar böbrekte büyümeye devam edebilir veya üreter adı verilen idrar kanalına ilerleyerek şiddetli ağrıya ve idrar akımında tıkanmaya neden olabilir.
Üreter Taşı Nedir?
Üreter taşı, böbrekte oluşmuş bir taşın yerinden koparak böbrekten mesaneye idrarı taşıyan üreter kanalına düşmesiyle oluşur. Üreter kanalı oldukça dar bir yapıya sahip olduğu için, bir taş burada sıkıştığında ani ve çok şiddetli ağrılar ortaya çıkar. Üreterdeki taş idrar akışını engelleyerek böbrek havuzcuğunda basınç artışına ve böbrek fonksiyonlarında bozulmaya yol açabilir. Bu durumda enfeksiyon riski de artar ve hızlı tıbbi müdahale gerekebilir.
Kimler Risk Altındadır?
Böbrek Taşı ve üreter taşı, bazı kişilerde daha sık görülür. Risk faktörleri şunlardır:
Yetersiz su tüketimi: Gün içinde az su içen kişilerde idrar daha yoğun olur ve taş oluşma riski artar. Özellikle yaz aylarında veya sıcak iklimlerde yeterli sıvı almamak önemli bir risk faktörüdür.
Diyet: Aşırı protein, tuz veya oksalat içeren gıdalarla beslenenlerde taş gelişme olasılığı yüksektir (örneğin çok kırmızı et, tuzlu gıdalar veya ıspanak, pancar, çikolata gibi oksalat zengini besinler).
Genetik yatkınlık: Ailesinde böbrek taşı öyküsü olan kişilerde taş oluşumu daha sık görülebilir.
Obezite: Obezite, vücuttaki metabolik değişiklikler nedeniyle taş riskini artırabilir.
Tekrarlayan enfeksiyonlar: Sık sık idrar yolu enfeksiyonu geçirenlerde strüvit tipi (enfeksiyona bağlı) taşlar gelişebilir.
Metabolik hastalıklar: Gut hastalığı, hiperparatiroidizm gibi bazı metabolik rahatsızlıklarda taş oluşumu daha sık ortaya çıkar.
Böbrek taşı vakaları erkeklerde, kadınlara oranla yaklaşık 2-3 kat daha sık görülür ve genellikle 20–50 yaş arasında tanı konur. Ayrıca Antalya gibi sıcak bölgelerde yaşayan kişilerde, terleme ile vücuttan fazla su kaybı olması nedeniyle böbrek taşı gelişme riski yükselmektedir. Bu nedenle, risk grubunda olan kişilerin koruyucu önlemlere özellikle dikkat etmesi önemlidir.
Belirtileri Nelerdir?
Böbrek veya üreter taşının belirtileri taşın boyutuna ve bulunduğu yere göre değişebilse de, en sık karşılaşılan şikâyetler şunlardır:
Şiddetli ağrı:
Genellikle yan tarafta (flank bölgesinde) başlayan ve kasıklara doğru yayılan, dalgalar halinde gelen keskin ağrılar (halk arasında “doğum sancısına benzer” şeklinde tarif edilir).
İdrarda kan:
İdrarın pembe, kırmızı veya kola renginde görünmesi (taşın idrar kanalını tahriş etmesine bağlı olarak).
İdrar yaparken zorlanma:
Sık sık idrara çıkma isteği, idrar yaparken yanma veya idrar akışının aniden kesilmesi.
Bulantı ve kusma:
Şiddetli ağrıya sıklıkla bulantı veya kusma eşlik edebilir.
Ateş ve titreme:
Eğer taşa bağlı olarak idrar yolu enfeksiyonu geliştiyse yüksek ateş, üşüme-titreme görülebilir. Bu durum, taşın yarattığı tıkanmaya enfeksiyonun eklendiğini gösterir ve acil tedavi gerektirebilir.
Tanı Yöntemleri
Hastanın öyküsündeki tipik belirtiler böbrek taşı şüphesi uyandırdığında, tanıyı doğrulamak ve taşın özelliklerini belirlemek için çeşitli görüntüleme ve laboratuvar yöntemlerine başvurulur:
Ultrasonografi (USG):
Böbrek ve mesaneyi ses dalgaları ile görüntüleyerek taş varlığını ve böbrekte hidronefroz (şişme) olup olmadığını gösterir. Radyasyon içermemesi avantajıdır ancak çok küçük taşlar veya üreterin bazı bölümlerindeki taşlar USG ile gözden kaçabilir.
Düz karın grafisi (KUB filmi):
Karın bölgesine çekilen röntgen filmidir. Özellikle kalsiyum içerikli opak taşlar röntgende beyaz olarak görülebilir. Ancak tüm taş tipleri (örneğin ürik asit taşları) röntgende görünür olmayabilir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT):
Böbrek taşı tanısında en hassas yöntemdir. Kontrast madde kullanmadan çekilen spiral BT, taşın kesin olarak yerini, boyutunu ve tipini belirlemeye yardımcı olur. Hemen her tür taşı saptayabilir ve böbrek ile üreterin net görüntüsünü sağlar.
İdrar tahlili:
İdrarda kan hücreleri, enfeksiyon bulguları veya kristallerin varlığı incelenir. Taşa eşlik eden bir enfeksiyon olup olmadığı veya taşın kimyasal yapısı hakkında ipucu verebilir (örneğin fazla oksalat veya ürik asit atılımı).
Kan testleri:
Böbrek fonksiyon testleri (üre, kreatinin değerleri) böbreğin etkilenip etkilenmediğini gösterir. Ayrıca kandaki ürik asit, kalsiyum gibi değerler ve enfeksiyon belirteçleri (ör. CRP, lökosit sayısı) değerlendirilir.
Taş Tedavisinde Karar Verme Süreci
Bir böbrek veya üreter taşı saptandığında, uygulanacak tedaviye karar verilirken birçok faktör göz önünde bulundurulur. Tedavi planı, taşın:
Boyutu:
Taşın milimetre (mm) cinsinden büyüklüğü tedavi yöntemini belirlemede kritiktir. Küçük taşlar (5 mm altı) çoğu zaman kendiliğinden düşebilirken daha büyük taşlar aktif tedavi gerektirebilir.
Yerleşim yeri:
Taşın böbrekte mi, üreterin üst, orta ya da alt kısmında mı olduğu tedavi seçimini etkiler. Örneğin, üreter alt ucundaki küçük bir taş üreteroskopi ile alınabilirken böbrek içindeki büyük bir taş için PNL tercih edilir.
Taş sayısı:
Birden fazla taş varsa tedavi planı değişebilir. Çok sayıda taşı olan hastalarda tüm taşları temizlemek için birden fazla yöntem veya seans gerekebilir.
Belirtileri ve komplikasyonları:
Taşın neden olduğu ağrı, enfeksiyon, tıkanma gibi durumların şiddeti acil müdahale gerektirip gerektirmediğini belirler. Şiddetli ağrı ve enfeksiyon varsa öncelikle bunlar kontrol altına alınır.
Böbrek fonksiyonu:
Taş, ilgili böbreğin fonksiyonunu tehdit ediyorsa (uzun süreli tıkanmaya bağlı hidronefroz geliştiyse veya böbrek yetmezliği bulguları varsa) tedavide daha agresif olunabilir.
Hastanın genel durumu:
Hastanın yaşı, başka sağlık sorunlarının (kalp, tansiyon, diyabet vb.) varlığı, taş tedavisi için anestezi alıp alamayacağı gibi faktörler yöntem seçiminde önem taşır.
Bu faktörler ışığında, üroloji uzmanı hastaya en uygun tedavi yöntemini belirler. Amaç, en az riskli ve en yüksek başarı şansına sahip yöntemi seçerek taşı tamamen ortadan kaldırmaktır.
Tedavi Yöntemleri
Böbrek ve üreter taşlarının tedavisinde, taşın özelliklerine göre farklı yöntemler uygulanabilir. Genel hatlarıyla tedavi seçenekleri, konservatif yaklaşımdan (ilaç ve takip) cerrahi girişimlere kadar geniş bir yelpazede yer alır. Aşağıda başlıca tedavi yöntemleri ve özellikleri sıralanmıştır:
Konservatif Tedavi (Kendi Kendine Düşürme)
Boyutu 5 mm’den küçük olan ve ciddi tıkanma veya enfeksiyon yapmayan taşlar genellikle konservatif yöntemlerle, yani hastanın bol sıvı tüketimi ve bazı ilaçlar kullanmasıyla kendi kendine düşebilir. Bu yaklaşım, özellikle üreterdeki küçük taşlar için ilk seçenek olarak tercih edilir.
Uygulamalar:
Günlük 2-3 litre su içmek: Bol sıvı alımı idrar çıkışını artırarak taşın yıkanmasını kolaylaştırır.
Alfa-bloker ilaçlar: Üreter düz kaslarını gevşeten bu ilaçlar, taşın kanalda ilerleyip düşmesini kolaylaştırabilir.
Ağrı kesiciler ve spazm çözücüler: Taş düşürme sürecinde oluşan böbrek koliği ağrılarını kontrol altına almak için kullanılır.
Düzenli takip: Hasta belirli aralıklarla muayene edilir ve taşın ilerleyişi görüntüleme yöntemleriyle takip edilir.
Bu süreçte hastanın ağrısı kontrol altına alınmalı ve idrar yolu enfeksiyonu gelişip gelişmediği yakından izlenmelidir. Taş düşene kadar üroloji uzmanı, belirli aralıklarla ultrason veya röntgen ile taşın yerini ve düşüp düşmediğini kontrol edecektir.
ESWL (Vücut Dışından Şok Dalgasıyla Taş Kırma)
ESWL (Extracorporeal Shock Wave Lithotripsy), cilt üzerinden gönderilen şok dalgalarıyla taşların kırılmasını sağlayan ameliyatsız bir yöntemdir. Yaklaşık 2 cm’ye kadar olan böbrek taşlarında ve üreterin üst kısmındaki uygun taşlarda kullanılabilir. İşlem sırasında hasta genellikle sırtüstü yatar ve cihaz tarafından böbrek bölgesine odaklanmış ses dalgaları gönderilir.
Nasıl uygulanır?
Vücut dışından (cilt üzerinden) taşın olduğu bölgeye belirli frekansta ve şiddette şok dalgaları uygulanır.
Bu dalgaların taş üzerinde yarattığı titreşim etkisiyle taş daha küçük parçalara bölünür.
Kırılan taş parçaları, idrar akışıyla zaman içinde vücuttan atılır.
Avantajları:
Ameliyatsız bir yöntemdir: Herhangi bir cerrahi kesi yapılmaz, bu nedenle iyileşme süreci hızlıdır.
Anestezi genellikle gerekmez: İşlem ağrısız veya minimal ağrılıdır; çoğu vakada sedasyon/anestezi olmadan yapılabilir.
Ayaktan tedavi şeklinde uygulanır: Hasta işlem sonrası hastanede yatmak zorunda kalmaz, aynı gün evine dönebilir.
Dezavantajları:
Her taş için uygun olmayabilir: Özellikle 2 cm’den büyük, çok sert (sistin taşı gibi) veya üreterin alt kısmındaki taşlarda ESWL etkisiz kalabilir.
Birden fazla seans gerekebilir: Taşın tamamen kırılıp dökülmesi için bazen 2-3 seans işlem tekrarı gerekebilir.
Parçalar tam atılamayabilir: Kırılan taş parçalarının bir kısmı idrar yollarında kalıp tekrar birikme (taş yolu, “stein strasse”) veya tıkanma yapabilir. Bu durumda ek tedavi gerekebilir.
Üreteroskopi (URS)
Üreteroskopi, üreter kanalındaki taşların tedavisinde günümüzde altın standart yöntem kabul edilir. İnce ve uzun yapıda sert veya yarı esnek endoskopik aletler (üreteroskop) kullanılarak, idrar kanalından girilir ve taşa doğrudan müdahale edilir. Üreteroskopi genellikle 1-2 cm’ye kadar olan üreter taşlarında yüksek başarıyla uygulanır.
Nasıl yapılır?
Hasta genel anestezi altındayken, doğal idrar yolu (üretra ve mesane) üzerinden ince bir kamera sistemi üreterin içine ilerletilir.
Taşa ulaşıldığında, lazer enerjisi (holmium lazer gibi) kullanılarak taş küçük parçalara kırılır.
Kırılan parçalar özel sepet kateterler veya penslerle tek tek çıkarılabilir. Gerekirse işlemin sonunda üreter içine Double-J stent adı verilen ince bir tüp yerleştirilir. Bu stent, idrar akışını sağlamak ve üreterin rahatlamasını temin etmek için geçici olarak (genelde 1-3 hafta) kalır.
Avantajları:
Yüksek başarı oranı: Üreter taşlarının büyük çoğunluğunda ilk girişimde taşı tamamen temizleme şansı yüksektir. Küçük parçalar bile doğrudan görülebilir ve çıkartılabilir.
Cerrahi kesi yoktur: Tüm işlem doğal yollardan yapıldığı için karında veya sırtta kesi izi olmaz, bu da hastanın daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme süreci yaşaması demektir.
Kısa hastanede kalış: Çoğu hasta aynı gün veya ertesi gün taburcu olabilir ve kısa sürede normal hayatına döner.
RIRS (Retrograd İntrarenal Cerrahi)
RIRS, böbrek içerisindeki (böbrek boşluğundaki) taşların tedavisi için uygulanan kapalı bir yöntemdir. Fleksibl üreteroskop denilen, ucu yönlendirilebilir ince endoskopik aletle idrar yolundan girilerek böbreğin içindeki odacıklara kadar ulaşılır. Bu sayede böbrek içindeki taşlara, vücutta kesi yapmadan direkt olarak müdahale edilebilir.
Nasıl yapılır?
Genel anestezi altında, esnek üreteroskop ile mesane yolundan geçilerek böbreğin içine kadar ilerlenir.
Taş görüldüğünde holmium lazer ile parçalanır. Küçük taş parçaları yine aynı alet aracılığıyla dışarı alınabilir veya idrarla dökülmeleri için bırakılabilir.
İşlem sonunda böbrek ile mesane arasına Double-J stent yerleştirilebilir (taş yükü fazla ise veya böbrekte ödem oluştuysa), bu stent birkaç hafta sonra alınır.
Avantajları:
Ameliyatsız bir yöntemdir: Vücutta herhangi bir kesi veya delik açılmaz. Bu sayede iyileşme daha konforlu olur.
Böbrek içindeki ulaşılması zor taşlara erişim sağlar: Fleksibl alet sayesinde, böbreğin tüm kısımlarına (alt kaliks gibi) ulaşmak mümkün olur ve ESWL’ye dirençli taşlar dahi tedavi edilebilir.
Hastanede kısa kalış süresi: RIRS sonrası hastalar genellikle kısa sürede taburcu edilir ve işlerine/aktivitelerine çabuk döner.
PNL (Perkütan Nefrolitotomi)
PNL, 2 cm’den büyük, çok sayıda ya da sert yapılı (örneğin koraliform “geyik boynuzu” şeklindeki) böbrek taşlarında tercih edilen minimal invaziv cerrahi bir yöntemdir. Bu yöntemde sırt bölgesinden küçük bir kesi yapılarak doğrudan böbrek içindeki taşa ulaşılır ve taşlar parçalanarak çıkarılır.
Nasıl uygulanır?
Hasta genel anestezi altındayken, bel bölgesinden böbreğe ulaşacak bir yol oluşturulur. Cilt üzerinden küçük (yaklaşık 1 cm) bir kesi yapılır.
Böbreğe bir iğne yardımıyla girilip, ardından bu yol bir dilatör ve kılıf sistemi ile genişletilerek böbrek boşluklarına ulaşılır.
Böbrek içindeki taşlar, nefroskop adı verilen endoskopik alet ile görüntülenir ve lazer, ultrasonik veya pnömotik (havalı) taş kırıcı cihazlarla parçalanır. Parçalanan taşlar aspiratör veya özel penslerle tek tek dışarı çıkarılır.
İşlem sonunda böbreğe geçici bir drenaj tüpü (nefrostomi tüpü) yerleştirilebilir. Bu tüp, ameliyat sonrası idrarın dışarı akmasını sağlayarak böbreğin iyileşmesine yardımcı olur ve genellikle 1-2 gün içinde çekilir.
Avantajları:
Büyük taşlar için en etkili yöntem: 2 cm’den büyük taşlarda başarı oranı en yüksek tedavi şeklidir. Tek seans PNL ile çok büyük bir taş tamamen temizlenebilir.
Yüksek başarı ile taşsızlık sağlar: Doğrudan böbreğin içine girildiği için, görünür durumdaki tüm taş parçaları temizlenebilir ve hastada ameliyat sonrası “taşsız” bir sonuç elde edilebilir.
Dezavantajları:
Cerrahi bir girişimdir: Küçük de olsa bir kesi yapıldığı için diğer kapalı yöntemlere göre invazivdir. Genel anestezi gerektirir ve hasta genelde 1-2 gün hastanede kalır.
Kanama ve enfeksiyon riski: PNL güvenli bir yöntem olmakla birlikte, böbreğe girildiği için düşük oranda kanama, enfeksiyon veya çevre organlarda yaralanma riski taşır. Bu nedenle deneyimli bir ekip tarafından uygun koşullarda yapılması önemlidir.
Açık / Laparoskopik Taş Cerrahisi
Günümüzde teknolojik gelişmeler sayesinde böbrek ve üreter taşlarının büyük kısmı yukarıdaki kapalı yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Açık cerrahi (büyük bir kesi ile yapılan ameliyat) veya laparoskopik cerrahi (kapalı kamera ameliyatı) ise taş tedavisinde artık nadiren gerek duyulan yöntemlerdir. Genellikle taşın alışılmadık derecede büyük olması, böbrek veya üreterde doğuştan gelen anatomik bozukluklar nedeniyle kapalı yöntemlerin uygulanamaması ya da çok sayıda başarısız kapalı girişim sonrası taşın hala temizlenememiş olması gibi durumlarda tercih edilir. Bu yöntemlerde iyileşme süreci minimal invaziv tekniklere kıyasla daha uzun olabilir.
Sık Sorulan Sorular
Taş kendiliğinden düşer mi?
Genellikle 5 mm’den küçük taşların %80’e yakını kendiliğinden düşebilir. Daha büyük taşlarda ise kendiliğinden düşme olasılığı düşüktür; bu durumda tıbbi müdahale gerekebilir.
Taş tedavisi sonrası tekrar taş oluşur mu?
Evet, ne yazık ki böbrek taşları tekrarlamaya yatkın bir rahatsızlıktır. Taş tedavisi gören hastaların önemli bir kısmında yıllar içinde yeniden taş oluşabilir. Bu yüzden beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi, bol su tüketimi ve düzenli kontroller gibi önleyici önlemler çok önemlidir.
Üreter taşının düşmesi ne kadar sürer?
Taşın düşme süresi, taşın boyutuna, bulunduğu yere ve kişinin idrar kanalının yapısına bağlıdır. Küçük bir üreter taşı birkaç günde düşebileceği gibi, bazı taşların düşmesi 1–3 haftayı bulabilir. Bu süreçte ağrı yönetimi ve doktor takibi önemlidir.
Stent yerleştirilmesi şart mı?
Bazı taş ameliyatlarından (özellikle URS veya RIRS sonrası) sonra üreterin açık kalmasını ve idrar akışının devam etmesini sağlamak için geçici Double-J stent yerleştirilir. Stent, üreter duvarının iyileşmesini destekler ve idrarın böbrekten mesaneye akmasını kolaylaştırır. Her vakada stent gerekmez, ancak konulduğunda genellikle 2-4 hafta sonra ikinci bir küçük işlemle veya ipli ise ofis şartlarında kolayca çıkarılır.
Ağrım yok ama taşım var, yine de tedavi gerekir mi?
Belirgin şikâyete yol açmayan (tesadüfen saptanmış) küçük böbrek taşları için doktorunuz bir süre takip önerebilir. Ancak ağrı yapmasa bile taş büyüyebilir, yer değiştirebilir veya böbrek fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir. Özellikle 5 mm’den büyük veya böbrekte uzun süre kalan taşlar, sessizce böbreğe zarar verebilir. Bu nedenle hiçbir şikâyetiniz olmasa da taşınız varsa üroloji uzmanına danışmalı ve onun önerdiği aralıklarla kontrole gitmelisiniz.
Taş Oluşumunun Tekrarını Önlemek İçin
Böbrek taşı hastalığı, tedavi sonrasında da tekrarlama eğilimi gösterebilir. Bu nedenle, taşı bir kez düşüren veya tedavi ettiren hastaların tekrar taş oluşumunu engellemek için yaşam tarzında bazı önlemler alması önerilir:
✅ Günlük 2,5–3 litre su tüketimi (idrarınızın rengini açık tutacak kadar su içmek, taş oluşum riskini azaltır).
✅ Tuz, oksalat ve aşırı hayvansal protein tüketiminin kısıtlanması (dengeli beslenme ile idrarda taş oluşumuna yol açan maddelerin miktarını azaltmak).
✅ Düzenli aralıklarla idrar tahlili ve gerekli görülürse kan testleriyle kontroller (taş oluşturmaya yatkınlık veren durumları izlemek için).
✅ Düşen veya çıkarılan taşın kimyasal analizinin yapılması ve sonuçlarına göre önleyici tedavi planının oluşturulması (örneğin, ürik asit taşı olan bir hastaya sitrat tedavisi verilmesi gibi).
Bu yaşam tarzı ve tedavi önerileri, yeni taş oluşma riskini önemli ölçüde azaltacaktır. Elbette her hastanın durumu farklı olabileceği için, doktorunuz size özel tavsiyelerde bulunacaktır.
Antalya’da Böbrek Taşı ve Üreter Taşı Tedavisi ve Uzman Desteği
Böbrek ve üreter taşları; şiddetli ağrılara, tekrarlayan sağlık sorunlarına ve tedavi edilmezse böbrek fonksiyon kaybına yol açabilecek ciddi rahatsızlıklar arasında yer alır. Ancak günümüzde gelişmiş tanı yöntemleri ve modern tedavi teknikleri sayesinde çoğu taş, ameliyatsız veya minimal invaziv yöntemlerle tamamen ortadan kaldırılabilmektedir. Doğru tanı, erken müdahale ve kişiye özel bir yaklaşımla, bu rahatsızlığı hayatınızdan çıkarmak mümkündür.
Antalya’da yaşıyor ve idrar yollarınızda ağrı, kanama veya tıkanma gibi şikayetler yaşıyorsanız, geç kalmadan bir Üroloji uzmanına başvurun. Unutmayın, erken tanı ve doğru tedavi ile böbrek sağlığınızı korumak ve taş sancısından kurtulmak mümkün hale gelir. Sağlıklı günler dileriz.
Unutmayın:
Böbrek içinde oluşan taşlar zamanla üreter adı verilen kanala düşüp idrar akışını engelleyebilir. Bu durum böbrek üzerinde basınç artışına ve şiddetli ağrıya yol açar. Görselde bir böbrek maketi üzerinde kırmızı bölgelerde temsil edilen taşlar, idrar kanalını tıkayarak ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Böyle bir tıkanıklık geliştiğinde, modern tedavi yöntemleri ile taşı kırmak veya çıkarmak gerekebilir.
Gecikmeden Uzman Desteği Alın
Size uygun tedavinin hangisi olduğuna karar verebilmek için, bu alanda uzmanlaşmış bir Üroloji ve Androloji uzmanına başvurmanız büyük önem taşır.
Unutmayın: İdrar yollarınızda ağrı, kanama veya tıkanma gibi şikayetleriniz varsa, geç kalmadan bir Üroloji uzmanına başvurun.